Nedir? Nasıl?

Motivasyon ile Disiplin Arasındaki Farklar

Öncelikle bu makaleyi neden yazdığımı açıklamak istiyorum. Gün içerisinde bir çok kullanıcımızla iletişime geçiyoruz. Bazen işlerinde yaşadıkları durumları veya kötü deneyimleri sohbet içerisinde paylaşabiliyorlar. Son zamanlarda bazı müşterilerimizden; aldıkları işleri zamanında yetiştirememeye başladıklarını, iş aldıkları için pişman olduklarını veya işe başlarken çok iyi iletişimle başladıkları müşterilerin işin sonuna yaklaştığında şikayet etmeye başladıklarını, hatta artık sektörden sıkıldığını ve yeni bir sektöre geçiş yapmak istediklerini duyduğumuz cümleler olabiliyor. Tabii ki bir çok şikayet aslında mücadeleyi içinde barındırıyor. Bu süreçlerin geçici olduğunun hepimiz farkındayız.

Aslında bu durumun ana sebeplerinden biri; farkında olmadan motivasyona bağlı çalışmaya yatkın olmamız ve motivasyonumuz düştükten sonra üstünde çalıştığımız işten sıkılmamız. Bu problemi çözmek içinse bir profesyonel olarak düşünüp disiplin faktörünü devreye sokmalıyız.

İşte tam bu nedenle tecrübelerime bağlı bazı noktaları paylaşmak istedim. Bu yazımda motivasyon ve disiplinin tam olarak ne olduğunu ve iki faktörün arasındaki farklar konusuna değineceğim.

Motivasyon Ile Disiplin Arasındaki Farklar

Motivasyon Nedir?

Motivasyon, her canlının bir eylemi yapması için yönlendiren biyolojik veya duygusal bir durumdur.

Ek olarak, İngilizce öğrenmek, terfi almak, yeni projeler üretmek gibi süreçler için harekete geçirecek bir doping olduğunu da söyleyebilirim. Tabii ki motivasyon sürdürülebilir değildir. Bu nedenle çok hevesle başlanılan projeler kısa bir süre sonra ya bitmiyor ya da nereden başladım bu projeye adlı ağıta başlayarak bitirmeye çalışılır. Peki neden motivasyona ihtiyaç duyarız?

Neden Motivasyona İhtiyaç Duyarız?

Motivasyon, iç ve dış faktörlere bağlı olarak değişebilir. İç faktörlere örnek olarak; kişisel ilgi ve zevkler, kişisel gelişim, bağımsızlık hissi, başarma hissine duyduğu tatmin gibi durumları gösterebiliriz. Dış faktörlere örnek olaraksa; maddi ödüller, sosyal ortamda takdir ve övgü almak, cezalandırılma korkusu, çevresindeki kişilerin beklentilerini karşılamak gibi durumları örnek gösterebiliriz.

Aslında iç ve dış faktörlerin motivasyona etkisi konusunda bir çok yaklaşım bulunuyor. Bu yaklaşımlardan en popüler olanlarından biriyse Abraham Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi’dir. Motivasyona neden ihtiyaç duyacağımız konusunu anlamamıza yardımcı olabilmesi için İhtiyaçlar Hiyerarşisini beraber inceleyelim.

Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Nedir?

Abraham Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi, insan ihtiyaçlarını bir sıralama ve öncelikler modeli olarak tanımlayan bir yaklaşım olarak bilinir. Bu hiyerarşi, temel ihtiyaçlardan başlayarak daha yüksek seviyedeki ihtiyaçlara doğru yükselir. Maslow’un modeline göre üst seviyedeki ihtiyaçlar ancak alt seviyedeki ihtiyaçlar tatmin edildikçe motivasyon kaynağı haline gelir.

Maslow, insan davranışlarını ve motivasyonlarını anlamak için bu hiyerarşi modelini geliştirmiştir. İhtiyaçlar, alt seviyelerden başlayarak sırasıyla fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı, sosyal ihtiyaçlar, saygı ihtiyacı ve kendini gerçekleştirme ihtiyacı olarak beş bölümlere ayrılmıştır.

İhtiyaçlar Hiyerarşisinin Beş Bölümü:

1) Fizyolojik İhtiyaçlar: Hayatta kalmak ve biyolojik işlevleri sürdürebilmek için gerekli olan en temel gereksinimlerdir. Bunlar yemek, su, barınak, uyku, solunum ve cinsellik gibi ihtiyaçları içerir.
2) Güvenlik İhtiyaçları: Fiziksel güvenlik, sağlık güvenliği, iş güvenliği, mali güvenlik ve aile güvenliği gibi alanlarda istikrar ve korunma ihtiyacıdır.
3) Sosyal İhtiyaçlar: İnsanlar sosyal varlıklardır ve sevgi, aidiyetlik, dostluk ve sosyal etkileşim ihtiyaçlarını karşılamak isterler. Arkadaş edinme, gruplara dahil olma ve aile bağları bu bölümde yer alır.
4) Saygınlık İhtiyacı: Kendine saygı, başkalarından saygı görme, başarı, statü, ün ve prestij gibi faktörler bu ihtiyaçları oluşturur. Kişiler kendilerini değerli ve yeterli hissetmek istemektedirler.
5) Kendini Gerçekleştirme: Kişinin potansiyelini tam anlamıyla gerçekleştirebilmesi, yeteneklerini en üst seviyede kullanabilmesi ve kendini geliştirebilmesi ile ilgili ihtiyaçlardır. Kendini gerçekleştirme, kişisel büyüme, kendini ifade etme ve kişisel farkındalık gibi konuları içerir.

Bu bölümler konusunda her adımın gerekmediği konusunda farklı fikirler ortaya atılmıştır. Tabii ki, ihtiyaçlar kişiden kişiye de değişebilir fakat temel olarak bu hiyerarşi hem akademik olarak geçerliliğini sürdürdüğünü söyleyebilirim.

Motivasyon Maslow Piramidi

Gerçek Hayatta İhtiyaçlar Hiyerarşisinin Beş Bölümü

Fizyolojik İhtiyaçlar:

Bir reklam ajansımızın olduğunu hayal edelim. İş sürekliliği için para kazanmalıyız. Tabii ki bunun için önce bir toplumun ihtiyaçlarını karşılayabilecek ürünler sunmalı ve ürünlerimizi satın almak isteyebilecek kullanıcıları ulaşmalıyız. Ürünlerimizi alan kullanıcı sayısı tahmin ettiğimizin çok üzerinde oldu. Başladık ekibimizle çalışmaya, ilk gün rakip analizleri, reklam stratejileri, SEO çalışmalarını hevesle yapmaya.

Her geçen gün enerji düşüklüğü yaşanmaya başladı. Ofiste ekibiniz ilk gün olduğu gibi hevesli değil. Tabii ki, biraz araştırma ve düşünmeyle bu enerji düşüklüğünün genel sebebinin, çalışanlarınızın maaşlarının hayatını sürdürebilmesi için yeterli olmadığını düşünmesi, tuvalet ihtiyacı karşılayamaması, yemek yiyememesi, ofisin nefes alınamayacak düzeyde havasız ve pis olması, ekibinizin çok çalıştığı için uykusunu yetersiz kalması gibi faktörlere dayandığını tespit edebilirsiniz.

Güvenlik İhtiyaçları:

İnsan doğasında güvenlikte fizyolojik ihtiyaçlar kadar önemlidir. İş hayatında güvenlik ihtiyacı hem ofis içi hem de kullanıcılarınız için motivasyon kaynağıdır. Örneğin, çok ünlü bir firmanın internet sitesini yapmak için anlaştınız. İnternet sitesini yapmak için süreci bir personelinize tanımlamalısınız. İşi son günde bitirene mi yoksa bitiş gününden önce bitirip teslim edebilecek bir personelinize mi teslim edersiniz?

Cevap çoğunlukla işi erken teslim edenden yana olacaktır. Bunun sebebi yaşanabilecek yazılımsal sorunları tespit edip çözmek için vaktinizin kalmasından dolayı yaşanacak huzur ve rahatlıktır.

Peki, son güne bırakılan bir projeyi sunarsanız neler olur? Öncelikle bir projenin yayınlanması için detaylı bir test süreci geçirmesi gerektiğine inanan biriyim. Hiç fark etmediğiniz bir bug nedeniyle veri güvenliği riske girebilir, internet sitesinin önemli işlevlilerinin (üyelik, ödeme alma, vb.) çalışamaması gibi sorunlarla karşılaşılabilir.

Bu durumdayken anlaştığınız firmaya bıraktığınız intiba çokta iyi olmayacaktır. Büyük ihtimal yeni bir projede sizinle değil farklı bir kişiyle çalışmayı isteyecektir.

Sosyal İhtiyaçlar:

Başarılı bir ekibin en önemli özelliği ekip içi kimyanın uyuşması olduğunu söyleyebilirim. İletişimden kopuk bir ekip ne yazık ki başarılı işlere imza atabilmesi pek olası değildir.

Örneğin, bir web sitesinin iletişim sayfasını yapmakla görevli iki çalışanınız bulunuyor. İki çalışanda birbirine bilgi vermediği için farklı sayfalar oluşturup internet sitesine ekliyor. Bir çalışan menünün içerisinde kendi yaptığı iletişim sayfasına yönlendirirken, diğer çalışan footer kısmında iletişim adında bir link üzerinden kendi yaptığı sayfaya yönlendiriyor.

Tabii ki bunun farkına varılmadan yayına alınan projede sonradan fark ediliyor ki iki iletişim formunun bildirimleri aynı e-postaya değil farklı farklı e-postalara düşüyor. Projenin sunumunda da ilk iletişim sayfası anlatıldığı için iletişim formunu dolduran kişilerin yazdıklarına çalıştığınız firma ulaşamıyor.

Bu tarz durumlar ne yazık ki hem iş güvenilirliğini sarsar hem de sürdürülebilir bir çalışma modeli olmaktan çıkar. Bu nedenle ekip içi iletişime değer verilmesi önemli bir kriterdir.

Tabii ki, bu iletişimin profesyonel şekilde gerçekleşmesi önemlidir. Çalışanlarınız arasında ki samimiyet iş/hayat dengesinde olması önemlidir.

Yani iş yerinde fazla samimiyetin sonunda çalışanlar arasında “Kankacım, şu işi sana paslayayım sen halledersin, kıyamazsın bana”, “Hacı, geçen borç istedin verdim. Artık öde bozuşacağız sonunda” gibi cümlelere hem ekip içi huzuru kaybettirecek, hem iş sürecini aksatabilecek cümlelerle karşılaşılabilir.

Saygınlık İhtiyacı:

Herkes saygı görmek ister. Hiç birimiz Şark Bülbülü filminde ki Mazlum değiliz. Bu nedenle bir müşteriniz eğer size hakaret ede ede iş yaptırıyorsa, bu mutlu sonla bitecek bir iş birlikteliği olmayacaktır.

Bu nedenle müşterilerinizle aranızda ki sınırı çok iyi çizmeniz önemlidir. Tabii ki onlarla sohbet edecek, sorunlarını dinleyecek ve sizinle alakalı bir konu bile olmasa yol göstermek adına öneriler verebilirsiniz.

Kullanıcıların önerilerini önemsemekte saygınlık ihtiyacına girer. Örneğin Web sitenizin tasarımının eski göründüğünü paylaşan bir kullanıcınıza “Farkındayız ama çok yoğun olduğumuz için şu an tasarımı değiştiremeyiz.” demek yerine, “Geri bildiriminiz için teşekkürler, konuyu yazılım ekibimizle paylaşacağım.” gibi bir dönüş sonrasında gerçekten tasarımınız eski görünüyorsa güncellemek için çalışmalara başlamak hem çalıştığınız kişinin önemsendiğini hissettirecek, hem de yeni gelebilecek kullanıcılar için önemli artı bir değer kazanmış olacaksınız.

Kendini Gerçekleştirme:

5 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz sorusunu ara ara ekip içerisinde bir birimize soruyoruz. Hedeflerimize yaklaştığımızı hissetmek bizi motive ettiğini ve gelişimimize faydalı olduğunu canlı canlı görüyoruz. Hedef belirlemeden ilerlemek yani akışına bırakmak bir zaman sonra kendini monotonluğa kaptırmayla sonuçlanabilir. Kendinize hedefler vererek çalışın bu hedeflere ulaşmaya başladığınızda ki başarı duygusu sizlerin motivasyonunu artıracaktır.

Fark ettiniz mi? Aslında motivasyon devamlılığını sağlayabilmek için biraz fedakarlık yapmak gerekiyor. Bu noktada disiplin devreye giriyor. Peki Disiplin Nedir? gelin bu konu hakkında biraz konuşalım.

Disiplin Nedir?

Belirli bir hedefe ulaşmak için gereken davranışların ve tutumların sistematik olarak uygulanmasına disiplin denir. Benim için disiplin nedir? sorusunun özet cevabıysa “bugünün işini yarına bırakmamaktır”.

Disiplini Bireysel ve Ekip içi disiplin olarak iki ana başlığa ayırabiliriz. Bu başlıkları kendimden örnekler vererek açıklamak istiyorum.

Disiplin

Bireysel Disiplin Nedir?

Hayatımızda ki bazı noktalarda, başarılı olabilmek için bir motivasyona ihtiyaç duymadan o işi yapmamız gerektiğini bilmemiz gerekiyor. Tabii ki, motivasyon başarılı olmak için önemli bir etken fakat hayatımız her zaman dilediğimiz gibi gidemeyebiliyor. Motivasyona bağlı çalışmak yerine işimizi sistematik şekilde yapmak için geliştirebilirsek emin olun iş sürekliliğimiz ve başarıya giden yolumuz daha kolaylaşacaktır.

Bireysel disipline örnek olarak, işe saatinde gitmek, bir iş alındığında ilham beklemeden direkt işe başlamak, iş ve sosyal hayatı dengede tutmak gibi konuları gösterebiliriz.

Bireysel Disiplin Kazanmak İçin Neler Yapılabilir?

Aslında daha önceki çalıştığım yerlerde neden sıkıldığımı hep düşündüm. Bahanelerim çoktu tabii ki, işin beni geliştirmediğini, ekip arkadaşlarımın yeterli bilgi birikimine sahip olmadığını düşünmem, performans raporları açıklandığında ekip arkadaşlarımın bazılarından neredeyse 3-4 kat daha fazla çalıştığımı fark etmem gibi konulara bağladım. Tabii ki bunlar bir etken ama aslında burada çalışırken fark ettim ki bireysel disiplinimin olmadığı ve motivasyon odaklı çalıştığım için aslında sıkılıyordum. Domainhizmetleri ekibinin bir parçası olduğum için şanslı hissediyorum. Ekip olarak gelişime verdiğimiz önem sebebiyle bu faktörlerin bahane olduğunu her sohbetimizde yavaşta olsa fark etmeye başladım.

Bu bahaneleri kullanarak kendimi geliştirmem mümkün değildi. Bu yüzden kendime sorular sormaya başladım.

Bu sorular:

Çalıştığım iş yeri beni geliştirmesi için birinin başımda dikilip öğretmenlik yapması gerekiyor mu?

Bu soruyu düşündüğümde kendime biraz kızdığımı söyleyebilirim. Kendimi geliştirmek için kendime özel sunucu kurup, blog sitesi oluşturdum. Öğrendiğim bilgileri, haberleri paylaştım. Bunlar güzel ama kendi işim hakkında aslında ezber dışında bir şey bilmediğimi fark ettim. Mail kurulumu yapıyorum ama mail servisleri tam olarak nasıl çalışıyor konusunu detaylı olarak anlatabilecek bilgim yoktu.

Sadece bana söylenen cümleleri bir robot gibi kullanıcılarla paylaşıyordum. Bu konuyu kimse anlatmadan internet üzerinde araştırabilirdim. Bir mentorle yani yol göstericiyle çalışmak tabii ki, gelişiminizi hızlandıracak ve motivasyonunuzu artıracaktır. Yol göstericiniz olmadığında işi akışına bırakmaksa kendinize yapabileceğiniz en kötü şeylerden biri olacaktır.

Ekip Arkadaşlarımın Yeterli Bilgiye Sahip Olmaması Çözülemez Mi?

Bilgi paylaştıkça çoğalır. Bir sorun çözüldüğünde sadece ben bilirsem otomatik olarak ekip arkadaşlarımın da konu hakkında bir bilgisi olmayacaktır. Taşın altına elimi sokup, öğrendiğimiz bilgileri paylaşmak için ortamlar oluşturabilir ve arkadaşlarımın bilgilerinin de paylaşılması konusunda motive edebilirdim.

Ekip Arkadaşlarımdan Daha Fazla Çalışmam Çok Büyük Bir Sorun Mu?

Aslında bu soruyu kendime sorduğumda güzel bir şey fark ettim. Bir önceki sorumla bağlantılı bir şey fark ettim. Daha fazla kullanıcıyla iletişime geçtiğim için gelen taleplerde yaşanan problemlere aşına olduğum için daha hızlı çözebildiğimi anladım. Ek olarak her yeni problemin kendimi geliştirmek için büyük bir fırsat olduğunu anlamam sonucunda çalışmaya olan hevesimin arttığını hissetmeye başladım.

Tabii ki, yaşadığım sorunlar tamamen bu sorular cevaplandığında tam olarak çözülmedi. Dikkatsizliklerim oldu ama yine aynı yöntemle kendime sorarak çözüm bulmaya çalıştım.

Neden Bu Hataları Tekrarlıyorum?

Cevap gözümün önündeydi, tarayıcıya baktığımda aynı anda birden çok taleple ilgilenmeye çalışmam olduğunu fark ettim. Sonuçta aynı anda bütün talepleri cevaplayabilmem mümkün değil. Bu nedenle kendimi bu süreci kendime özel şekilde aslında olması gerektiği gibi önem sırasına alarak cevaplamaya başladım. Sıra sıra çözdüğüm talepler, hem karmaşıklığı ortadan kaldırıyor hem de verdiğim bilgilerin doğruluğu sebebiyle kullanıcılarımızın memnuniyeti artıyor.

Dikkatim Neden Dağılıyor?

Soysal medya ister istemez kontrol etme refleksi oluşturuyor. Bildirim geldi bir bakıyım dediğiniz anda ortalama 5-10 dakika fark edemeden geçmiş oluyor. Bu süre sonrasında “Ya ben ne yapacaktım?” demeye başladığımı fark ettiğim anda sosyal medyadan uzaklaşmaya başladım. Molalar ve mesai bitimi dışında sosyal medyaya girmiyorum. Tabii ki arkadaşlarım gönderdiği postlara bakmadığımdan şikayetçi olsalar da dikkatimi dağıttığı için bu kararı verdiğim için vicdan azabı çektiğimi söyleyemem.

Neden Yorgunum?

Bu soruyu üniversite zamanlarımda da kendime soruyordum. Aslında cevabını vermem çok basit çok geç yatarsan, geç uyanırsın. Geç uyanmaya alışırsan erken uyandığında yorgun hissedersin. Uyku düzenimi kurduğumda gün içerisinde yaşadığım yorgunluktan kurtulabildiğimi paylaşabilirim. Hatta bu disiplini uygulayabildiğim için alarm kurmadan erkenden uyanabildiğim için işe geç kalma stresini de hiç yaşamadım.

Özetle bir sorun varsa bu sorunun nasıl çözülebileceği konusunda düşünmek önemlidir. Tabii ki, bu çözümler yaşamınızda bazı kısıtlamalara neden olabilir. Disiplin kaybetmekle başlar, başarı için bazı konularda elinizi taşın altına sokmamız gerektiğini unutmamalıyız.

Ekip ve Firma İçi Disiplin Nedir?

Disiplin, başarılı bir ekip ve firmalar için önemli bir unsurdur. Buradaki disiplini sadece işleri zamanında yapmak gibi düşünülmesi aslında yanlış bir algıdır. Aslında disiplin içerisinde iş etiği, hedef belirleme, zaman yönetimi, sorumluluk alma, iletişim, sürekli gelişim, öz kontrol ve liderlik gibi bir dizi kavramın birleşimiyle oluşur. Bu unsurların bir araya gelmesi, ekip ve firmanın uzun vadeli başarısına yardımcı olur. Hadi gelin bu unsurları biraz daha yakından inceleyelim.

Ekip Ve Firma Disiplini

İş Etiği

Dürüstlük, şeffaflık, adalet ve saygının bulunmadığı ortamda disiplin olması beklenemez. Bu değerler, ekip üyelerinin ve firmanın her seviyesinde uygulanmalı ve desteklenmelidir. Genelde insanlar üstlerinin veya ekip arkadaşlarının kendisine saygı göstermediği, bir projeyi kendisi yapmış gibi yönetime paylaşması, adil bir şekilde iş dağılımı yapmaması gibi konulardan şikayet ederler. Çalışılan ortamdan huzursuz olunması durumunda da iş disiplininde ve veriminde düşüş yaşanması olası bir senaryodur.

Hedef Belirleme ve Zaman Yönetimi

Hedefsiz bir şekilde yola çıkılması karmaşıklığı beraberinde getirir. Karmaşıklık sonucundaysa genelde yola çıkılan projenin rafa kaldırılmasıyla sonuçlanır. Bu nedenle bir projeye başlamadan önce ekibinizin yeterli sayıda olup olmamasına ve ekibin bu projeyi tahmini ne kadar sürede tamamlayabileceğini iyi düşünmeliyiz. Bu sadece ekip ile çalışılacak projelerde değil bireysel projelerde de geçerlidir. Bir projeyi ne kadar süre içerisinde tamamlayabileceğiniz ve bu projeyi tek başına bitirip bitiremeyeceğiniz konusunda net bir karar verilmesi halinde o projenin rafa kalkma ihtimali çok düşük olacaktır.

Sorumluluk Alma ve İletişim

Her ekip üyesi, belirlenen roller ve görevler doğrultusunda sorumluluk almalıdır. Disiplinli bir şekilde hareket etmek, işin gerektirdiği sorumlulukları üstlenmek ve bu sorumlulukları yerine getirmek anlamına gelir. Ayrıca, etkili iletişim de disiplinli bir çalışma ortamının oluşturulmasında önemli bir rol oynar. Ekip üyeleri arasında açık ve tutarlı iletişim, hedeflere ulaşma sürecini kolaylaştıracaktır.

Sürekli Gelişim ve Geri Bildirim

Disiplinli bir ekip, sürekli olarak kendini geliştirme ve iyileştirme çabası içinde olmalıdır. Geri bildirim almak ve bu geri bildirimleri değerlendirmek, ekip üyelerinin ve firmanın performansını artırmak için önemlidir. Olumlu geri bildirimler teşvik edilmeli ve olumsuz geri bildirimler yapıcı bir şekilde ele alınmalıdır.

Öz Kontrol ve Motivasyon

Ekibin her üyesi kendi davranışlarını ve eylemlerini kontrol etme yeteneğine sahip olması önemlidir. Bir ekip üyesine tanımlanan görevler düzenli olarak zamanında ve doğru bir şekilde tamamlanmaması durumunda ekip genelinde motivasyon düşüklüğü yaşanacaktır. Bir firmayı zincir olarak düşünecek olursak, zincir halkaları ekip arkadaşlarımızdır. Bu nedenle zincirin tüm halkalarının güçlü olduğundan emin olunması önemli bir durumdur.

Kurumsal Kültür ve Liderlik

Kurumsal Kültür, bir firmanın değerleri, inançları, davranışları ve geçmişten gelen iş anlayışlarını içerir. Kurumsal Kültürüne iyi bir şekilde sahip çıkan ve düzenli olarak geliştiren firmaların bazı avantajları bulunur. Bu avantajlardan bazıları geçmişten günümüze belirli bir disipline oturmuş olan şirket yönetimi ve çalışma şekilleri sayesinde ekibe yeni bir kişi katıldığında adaptasyon sürecinin hızlanması olacaktır. Örneğin eğer şirket kültüründe, gelen bir talebin detaylı olarak incelenmesinin ve sonrasında cevap verilmesi bulunuyorsa, bunu yeni ekip arkadaşına anlatmadan da ortama adapte olup bu disiplini otomatik olarak kazanmasını sağlayacaktır.

Disiplin ve Motivasyon Arasındaki Temel Farklar Nelerdir?

Motivasyon ile Disiplin Arasındaki Farklar
  • Disiplin, eyleme yöneliktir, motivasyon ise istek veya arzuya yöneliktir. Disiplin, bir şeyi yapmak için gerekli olan adımları atmayı içerir. Motivasyon, bir şeyi yapmak için gerekli olan isteği ve arzuyu sağlar.
  • Disiplin, tutarlılık gerektirir, motivasyon ise anlık olabilir. Disiplinli olmak, uzun vadeli bir çaba gerektirir. Motivasyon, bazen kısa vadeli bir başarı için gerekli olabilir.
  • Disiplin, öğrenilebilir ve geliştirilebilir bir beceridir, motivasyon ise daha az öngörülebilirdir. Disiplinli olmak, zamanla ve pratikle öğrenilebilir ve geliştirilebilir. Motivasyon, kişiden kişiye ve duruma göre değişebilir.

Disiplin bir araç, motivasyonsa bir benzin gibidir. İki olayda doğru kullanıldığında başarıya ulaşmamız kolaylaşır. Umarım sizin için faydalı bir yazı olmuştur. Okuduğunuz için teşekkür eder, mutlu günler dilerim.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
En Yeniler Eskiler
Inline Feedbacks
View all comments